SÜLEYMAN ŞAH KİMDİRhttps://www.webtemsilcisi.com/online.php?url=karamanlılar&kenar=1&kenar_renk=333333&genislik=150&zemin_renk=CCFF00&yazi_renk=000000&gizlimi=hayir">>
R
İlk Medreseyi Kuran Devlet Adamı
Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan paşalardan biri olan Süleyman Şah -ki bazı kaynaklarda Süleyman Paşa olarakta geçer-, tarihte bilinen ilk Osmanlı Medresesini açarak imparatorluğun temel eğitim biriminin oluşmasında rol oynayan devlet adamıdır. 1332 yılında İznik'te açtırdığı medrese, avlulu medreselerin ilk örneği olup binada 11 hücre, 1 dershane ve 19 kubbe bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin 2'nci padişahı Orhan Gazi ile Nilüfer Hatun’un oğlu olarak dünyaya gelen ve babasından önce vefat ettiği için padişah olamayan Süleyman Şah, kuruluş döneminde gerçekleşen ve büyük öneme sahip fetihlere katkısı nedeni ile tarihe “Rumeli Fatihi” olarak geçmiştir. Kumandası altında bulunan Osmanlı ordusu Rumeli’ye geçmiş, ilk defa bu ordular vasıtasıyla Balkanlarda birçok bölge fethedilmiş ve kalıcı hâkimiyet sağlanmıştır.
İyi bir eğitimi takiben ilk defa Gerede’de yönetici olarak hizmete başlayan, İznik ve İzmit’in fetihlerinde bulunan Şehzade Süleyman’a fetihlerini takiben Göynük ve Mudurnu tarafları tımar olarak verilmiştir. Karesi (Balıkesir) fethine katılarak Karesi Sancakbeyi olan Süleyman Şah, Bizans İmparatoru’nun Selanik’i kuşatması nedeniyle Orhan Gazi’den yardım istemesi sonucunda, 1346 yılında ordusuyla ilk defa Rumeli topraklarına geçerek Selanik’in kuşatmadan kurtarılmasında önemli başarılar göstermiştir. Süleyman Şah’ın 1352 yılında Sırplar ve Bulgarlarla Dimetoka’da yapılan savaşlarda gösterdiği başarılar sonucunda Bizanslılar tarafından Çimpe (Çimbi) kalesi üs olarak verilmiş, bu kaleye üstlenen askerlerle Osmanlılar, Balkanlara yerleşmeye başlamıştır.
Ankara’nın alınmasıyla neticelenen sefere katılmasını takiben tekrar Rumeli’ye dönen Süleyman Şah, bir taraftan Bizanslılara yardım etmiş, diğer taraftan da bölgeyi tanımak amacıyla Balkan içlerine yaptığı akınlar sırasında yanında bulunan ünlü beylerin de teşvikiyle Rumeli’de yerleşme için önemli faaliyetler gerçekleştirmiştir.
Rumeli Fatihi
Bazı liman şehirlerini de fethederek Balkanlardaki durumu sağlama alan ve Bolayır’ı üs olarak kullanmaya başlayan Süleyman Şah; bir yandan komutanları ile Keşan, Malkara ve İpsala’yı almak için seferler yaparken, diğer taraftan da Gelibolu Kalesi'ni kuşatarak kaledekileri teslim olmaya zorlamıştır. Osmanlı fetihlerinden etkilenen Gelibolu tekfurunun kaleyi teslim etmesini takiben, devletin sınırlarının genişlemesine engel teşkil eden yerel beyleri de etkisiz hale getirmiş ve Rumeli’de kalıcı olunmasına yönelik faaliyetler gerçekleştirmiştir.
Yeni bir devrin başlaması olarak anılan Rumeli'nin fethi; yalnız Osmanlı tarihinde değil, Bizans tarihinde de bir dönüm noktasıdır. Şanlı devlete Rumeli topraklarını armağan eden, 1357 yılında 41 yaşında vefat eden ve fethettiği Bolayır'a defnedilen Süleyman Şah; kahramanlığı, cesareti, cömertliği ile dikkatleri üzerine toplamış, fetihlerde hep ön saflarda bulunmuş ismi şiirlerde ve marşlarda devamlı anılmıştır.
Rumeli fethine atfen aşağıdaki mısralar günümüze dek söylenegelmiştir:
"Şehzade Sultan Süleyman hem vezir hem şahımız,
Geçtiler Rumeli’ye sal ile arttı şanımız.”
SÜLEYMAN ŞAH KİMDİR?
Süleyman Şah, tam kesin olmayan bilgilere göre 1178 yılında doğmuştur. Oğuzların Kayı boyundan olan Süleyman Şah, Ertuğrul Gazi’nin babası, Osman Gazi’nin ise dedesidir. Osmanlı Devleti’nin kurulumundan önce var olan Kayı Boyu’nun reisi olarak bilinir. Moğolların Orta Asya’ya düzenlediği büyük saldırılardan ötürü 13. Yüzyılın başlarında Türkistan’dan batıya doğru göçmüştür.
Türkistan böglesinden 50 bin kişiyi de yanına alarak Kuzey Kafkasya’dan Doğu Anadolu’ya geldiği bilinir. Süleyman Şah, burada Diyarbakır, Mardin ve Urfa’ya yerleşerek büyük bir koloni kurmuştur.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ NEREDEDİR?
Süleyman Şah, Kayı Boyu beylerinden birkaç kişi ile Caber’e giderken Fırat Nehri’nde boğularak ölmüştür. Ölümünden sonra Caber’e yakın bir bölgede kümbete defnedildi. Türbenin bulunduğu yer, Osmanlı sınırları içerisinde yer alırken I. Dünya Savaşı’ndan sonra Suriye’nin Osmanlı Devleti’nden ayrılmasından sonra Süleyman Şah Türbesi, Fransız-Suriye Mandası içerisinde kalmıştır. Ancak Ankara ve Lozan anlaşmasına göre Süleyman şah Türbesi’nin bulunduğu yer olan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisinde Türk toprağı olarak sayılmıştır. Dün gece ise TSK’nın operasyonuyla Tahliye edilen Süleyman Şah Türbesi, geçici olarak Suriye toprakları içerisinde bulunan Eşme bölgesi’nde olacak.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE TARİHİ
Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan, sınırlarımızdan 200 km. Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindedir. Bu topraklar birinci dünya savaşından önce Osmanlılara aitti, türbede Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve Osman Gazi'nin babası Ertuğrul Gazi’nin babası yani dedesi olan Süleyman Şah yatmaktadır. Süleyman Şah binlerce kişilik oymağın 1214 yılında Fırat Nehrinden geçirip Anadolu’ya getirirken kendisi iki askeri ile suya kapılara boğulmuştur.
Ölümü üzerine iki adamı ile Caber Kalesi'nin eteklerine gömülmüş ve oymağı devralan oğlu Osman Gazinin babası Ertuğrul Gazi eşliğimde Anadolu’ya doğru yoluna devam etmiştir.. Daha sonra buraya bir türbe yapılmıştır. Türbe Osmanlı Devletinin Suriye topraklarını Fransızlara bırakarak çekilmesi sonucu Fransız Suriye sınırları içerisinde kalmıştır.
Lozan Anlaşması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşması 'na göre kale ve türbe Türkiye'nin toprağı sayılmıştır. 1938'de türbenin yanına bir Jandarma Karakolu inşa edilmiş, toprağın ve türbenin koruması Türk askerine bırakılmıştı. Suriye 1973 yılında baraj yapımında türbenin Esed Baraj Gölü'nün suları altında kalacağını bildirince türbe ve karakol Halep iline bağlı Karakozak Köyü'ndeki bugün yerine taşınmıştı.
TÜRKİSTAN’DAN ANADOLU’YA GELİYORLARDI
Süleyman Şah ve oymağı Oğuz Han’ın oğullarından Günhan’ın soyundan gelen Kayı boyuna mensupturlar. Müslümanlığı kabul edince, Türkmen denildiler, Avrupalı kavimler gibi beyaz ırka mensupturlar. Oğuz Türkleri tarihte Hun İmparatorluğu, Göktürk İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere dört büyük imparatorluk kurmuşlardır..
1220 tarihinde Horasanın Cengiz Han’ın işgali altında kalmasından huzurları kaçan Süleyman Şah ve oymağı 50.000 hane ile ilerleyerek Van Gölü’ne gelirler, buradan kalkarak tekrar çıktılar. Elbistan taraflarından ilerliyordu, önlerine Fırat Nehri çıktı, nehrin geçit veren kısımlarını bilmiyorlardı.
Süleyman Şah nehri geçerken sulara kapılınca ayağını üzengiden kurtaramadı. Sular alıp gitti kurtaramadılar.
Askerler cesedini sudan çıkardılar, otağına koyarak, etrafında dokuz defa dönmek suretiyle yas tutular. Caber Kalesi’nin önüne bir türbe yaparak 10 Kasım 1228 tarihinde bu türbeye gömdüler, altmış yaşındaydı.
Süleyman Şah’tan sonra oğulları arasında oynak beyliği konusunda anlaşmazlık çıktı.
Dört oğlundan Sungur Tekin bir kısım adamı ile Horasan iline gitmeye karar verdiler. Diğer oğullarından Dündar ve Ertuğrul ise beşyüz hanelik oymağını alarak Erzurum civarındaki Pasinler ovasına geldiler. Arkasından Ertuğrul Gazi, Anadolu Selçuklu Sultanı tarafından Söğüt’e Uçbeyi tayin olundu. İşte Osmanlı İmparatorluğunun temelleri de atılmış oluyordu oğlu Osman Bey Ertuğrul Gazi ölünce Beyliğin başına geçerek Osmanlı Devletini kurdu.
İşte buradaki Suriye ile Türkiye arasında problem olan mezar Osmanlının İmparatorluğunun temelini atan Kayı boyunu Anadloya getiren Süleyman Şahtır.
SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ
Eski türbe ise, 1144 yılında Halep Emiri Zengi Atabek tarafından başlatıldı ve oğlu Nureddin tarafından tamamlandı. Selahaddin Eyyubi, türbeyi koruma altına aldı. 1260 yılında Moğollar tarafından yıkıldı. Daha sonra kaledeki türbe, 1510'lu yıllara kadar bakım görmedi. Yavuz Sultan Selim, bölgeyi fethettikten sonra tekrar düzenlenip restorasyon yaptırdı. Kaynak: Posta Gazetesi-Maynet Haber
TÜRK KARAKOLU
Türbenin muhafazasını sağlamakla görevli olan Jandarma İhtiram kıtasının ikameti için 30 Mayıs 1938 tarihinde modern bir karakol yaptırıldı. 1939 yılında da eski türbe tamiri imkânsız hâle geldiği için tarihî önem ve özelliğine uygun olarak karakolun yanına yeni bir türbe inşa ettirildi ve mezar buraya nakledildi.
Türkiye ile Suriye heyetleri arasında 1956 yılında Halep’te yapılan üst seviyede bir toplantıda düzenlenen tutanağın 13 ve 14'ncü maddelerinde türbe için gönderilecek ihtiram kıtasının her ayın 7'sinde değiştirilmesi kabul edilmiştir. Günümüzde her ayın 7 ve 20'sinde karakolun ikmali sağlanmakta ve personel değişimi yapılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı 4. Hudut Taburuna bağlı bir manga asker tarafından korunmaktadır.