70                                     KARAMANIN TARİHİ

Karaman Tarihi

Karaman’ın doğusunda ve kuzeyinde yer alan ovanın verimliliği, tarihin ilk çağlarından itibaren Anadolu’yu güneye bağlayan ticari yollardan en önemlilerinden birisinin Karaman sınırları içerisinden geçiyor olması sonucu, Karaman ve çevresinde insanlık tarihinin izleri çok eski tarihlere inmektedir.
Karaman İli Süleymanhacı Köyü sınırları içerisinde yer alan Pınarbaşı Höyüğünde yapılan kazı ve yüzey araştırmalarında bu çevrede Epi Paleolitik Devirde (M.Ö.10000-8000) yerleşme olduğu tespit edilmiştir.
Yine Pınarbaşı Höyüğünde ve Karaman İli Alaçatı Köyü sınırları içerisinde yer alan Canhasan I ve Canhasan III Höyüklerinde yapılan bilimsel kazılarda insanlık tarihinde çok önemli bir yeri olan Neolitik Devire (M.Ö.8000-5500) ait bulgulara rastlanılmıştır.
Karaman yakınındaki Can Hasan, Eski Konya Gölü kenarında kurulmuştur. Can Hasan, İbrala Deresi’nin getirmiş olduğu birikinti yelpazesinin üzerinde bulunmak taydı. Bu yerleşim merkezi de o dönemdeki verimli topraklara sahip olduğundan ilk çağ insanlarının temel ihtiyaçlarını karşılamak için de çok uygun yerlerdi. Çünkü göl kıyısında ve bataklık alanlarda bulunan yabani hayvanları avlayarak da geçimlerini sağladıkları gibi verimli düzlüklerde küçük çaplı tarımla da uğraşmaktaydılar. Eski Konya Göl’ü ilk çağlar da insanların yerleşmelerini etkilemiş ve Çatalhöyük, Can Hasan, Alibeyhöyüğü gibi yerleşmeler bu gölün kenarına kurulmuştur. 
Özellikle Canhasan I Höyüğünde yapılan kazılarda ve Karaman çevresinde yer alan bir çok höyükte yapılan yüzey araştırmalarında Karaman çevresinde Kalkolitik Devirde (M.Ö. 5500-3000) çok yaygın yerleşmenin olduğu anlaşılmıştır.
Başta Kılbasan Sısan Höyük olmak üzere Karaman çevresinde yer alan bir çok höyüğün yüzeyinde yapılan incelemelerde Bronz Çağı (M.Ö.3000-1200) buluntularına yoğun olarak rastlanılmaktadır.
Tarihi Devirlerden (yazılı kaynaklardan bilgi edinilen devirler) Hititler Devrinde (M.Ö. 1800-700) Karaman Arzava adlı yarı bağımsız bir devletin sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir bu devirde önemli bir ticari ve askeri merkez konumundadır. Karadağ üzerinde Mahalaç Tepesinde ve Kızıldağ üzerinde Hititlerden kalma hiyeroglif kitabeler bulunmaktadır. Ayrıca Kızıldağ üzerinde önde yer alan ovaya ve Hotamış Gölüne hakim bir noktada Geç Hitit Kralı Hartapus’un kazıma röliyefi bulunmaktadır.
M.Ö. 7. yüzyılda Friglerin, 6. yüzyılda Lidyalıların işgaline uğrayan şehir 6. yüzyıl sonlarında Pers egemenliği altına girmiştir.
Klasik Devirlerde Lykaonia Bölgesi sınırları içerisinde yer alan Karaman’ın adının Laranda olduğu bilinmektedir. Laranda M.Ö. 322 yıllarında Hellenistik Devirde Büyük İskender’in haleflerinden Perdikkas ve Filippos’un talan ve tahribatına uğramıştır. Bundan sonra Antigon’un ve daha sonra Selevkos’un eline geçen Laranda M.Ö. I. Yüzyıla kadar Anadoludaki Hellenistik krallıkların hakimiyetinde kalmıştır.
Laranda Roma Devrinde mahalli Krallardan Derbe hakimi Antipatros’un idaresine girmiş, Galatia Kralı Amyntos’un Antipatrosu yenmesi sonucu Galatların eline geçmiştir. Laranda bu devirde de Lykaonia Birliğine bağlı önemli bir ticaret merkezidir.
Bizans Devrinde Laranda Hristiyanlığın önemli şehirlerinden birisidir. Karadağ’ın değişik yükseltilerinde ve vadilerinde yer alan ve Binbirkilise olarak bilinen örenyerinde M.S. 4. ve 9. yüzyıllar arasında yapılmış bir çok kilise, manastır, konut, bazilika, şapel, mezar yapısı, sarnıç ve askeri yapılar bulunmaktadır. Ekinözü Köyünde yer alan Derbe Höyüğü ve Taşkale Kasabası yolunda yer alan Manazan Mağaraları Bizans Devrinin bölgedeki önemli yerleşme yerleridir. Ayrıca diğer örenyerleri ve höyüklerin üst katlarında bu devre ait yerleşme katları bulunmaktadır.
M.S. 8. ve 9. yüzyıllarda Laranda Arap orduları tarafından birkaç kez kısa süreli işgal edilmiş, ancak şehir Selçuklulara kadar Bizans egemenliği altında kalmıştır.
Anadolu’nun Selçuklu Türkleri tarafından fethinden sonra Danişmend Oğullarının eline geçen Laranda M.S. 1165 yılında II. Kılıç Aslan tarafından Selçuklu topraklarına katılmıştır. 
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat, devletinin Ak Deniz kıyılarını güvenlik altına almak için, Türkmenlerin (Oğuzlar) Avşar Boyundan olan Karamanoğullarını Karaman, Ermenek, Mut, Gülnar, Silifke,Anamur, Mersin, Alanya ve Antalya bölgelerine yerleştirmiştir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin zamanla zayıflaması, özellikle Kösedağ Savaşında Moğollara yenilmesi, Anadoluda Moğol felaketinin başlangıcı olmuştur. 1260 yılından sonra zayıflayan otorite kuramayan Anadolu Selçuklu Devleti’nin yerine Moğol egemenliği hüküm sürmeye başlamıştır. 
Moğol İstilası ve Anadolunun her tarafında ortaya çıkan karışıklıklar, diğer uç beyliklerine göre daha kalabalık ve askerliğe yatkın Karamanoğulları’nın devlet kurma arzularını körüklemiştir. Selçuklu ve Moğol otoritesinden kaçanların, gazi olmak isteyen gönüllülerin katılımı ile iyice güçlenen Karamanoğulları Nure Sofi adındaki Türkmen Dervişinin oğlu olan Kerümiddin Karaman önderliğinde, 1256 yılında bağımsızlıklarını ilan ederek Karamanoğulları Beyliğini kurmuşlardır.
Karamanoğulları Moğol istilasından sonra dağılan Anadoludaki Türk birliğini sağlamak için büyük mücadeleler vermişlerdir. Karamanoğlu Mehmet Bey ordusu ile 1277’de Konya üzerine yürümüş, Moğolları yenerek şehri zaptetmiş ve 13 Mayıs 1277’de ünlü Dil Fermanını ilan etmiştir: “Şimdidengeru Hiç Gimesne Kapıda Divanda Mecliste Seyranda Türk Dilinden Özge Söz Söylemesinler.”
Anadolu Selçuklu Devleti’nin 1308 yılında yıkılmasından sonra Karamanoğulları Konya ve çevresine tamamen hakim oldular. Selçuklu başkentine sahip oldukları için bu devletin mirasçısı olduklarını iddia edip Anadoludaki siyasi birliği sağlamaya çalıştılar. Bunun için Moğollarla çok uzun süren savaşlar yaptılar. Topraklarını Ak Deniz sahillerine kadar genişlettiler. 14. yüzyılın başına gelindiğinde Karamanoğulları Anadolu’daki en güçlü beylik konumundaydı. Toprakları; Karaman, Konya, Sivas, Kayseri, Niğde, Adana, Antalya, Silifke, Anamur, Mut, Ermenek, Gülnar, Alanya, Gazipaşa, Isparta ve Beyşehir’i içine alıyordu.
Bu devirde diğer bir güçlü beylik Osmanlı Beyliği idi. 14. yüzyıldan itibaren bu iki güçlü beylik karşı karşıya geldi. İki beylik arasında yaklaşık 150 yıl süren savaşlar oldu. Fatih Sultan Mehmet Döneminde yapılan bir dizi savaştan sonra 1467 yılında Karamanoğulları Beyliğine son verildi ve toprakları Osmanlı Devletine katıldı.
Larende önce Konya Vilayetine bağlı bir sancak merkezi haline getirilmiş, Kanuni Sultan Süleyman Döneminde ilçe merkezi olmuştur. 
Cumhuriyetin ilanından sonra Konya iline bağlı olan şehrin Larende olan adı Karaman olarak değiştirilmiştir. 15 Haziran 1989 tarihinde çıkarılan 3589 sayılı yasa ile de Türkiye’nin 70. ili olmuştur
Ermenek Kalesi : Firan Kalesi olarak da bilinir. Ermenek ilçesinde, şehrin kuzeyindeki kayalıklar üzerine kurulmuştur. Kimin tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Osmanlı Devletinin son devrine kadar önemini korumuş, son devirde ise zindan olarak kullanılmıştır.
 Mennan Kalesi: Ermenek ilçesinde Erik Deresi ile Ermenek Suyunun birleştiği yere yakın bir tepe üzerine kurulmuştur. Kalede pek çok yapı kalıntısı vardır.

Karaman Kalesi : On ikinci asırda Anadolu Selçukluları tarafından yapılmıştır. İç içe üç surdan meydana gelen kalede yalnız içkale sağlam olarak günümüze kadar gelmiştir. Dış kaleden günümüze pek az iz kalmıştır.

Yunus Emre Câmii ve Tekkesi : Sinle Mahallesinde, cami, türbe, zaviye ve hazire bölümlerinden meydana gelen bir külliyedir. On dördüncü asırda yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yunus Emre ve hocası Tabduk Emre’nin medfun bulunduğu söylenir.

Nuhpaşa Câmii : Koçakdede Mahallesinde Nuh Paşa tarafından 1596′da yaptırılmıştır. Tek kubbeli olan cami Osmanlı mimari tarzını aksettirir.

Hacı Beyler Câmii : Karamanoğlu Emir Seyfeddin Hacı Bey tarafından 1356′da yaptırılmıştır.

Aktekke (Vâlide Sultan Câmii) : Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey tarafından 1370′de Mevlânâ’nın annesi Mü’mine Hâtun için yaptırılmıştır. Taş mihrabın solunda Mevlânâ Celâleddin-i Rümi hazretlerinin annesi, hanımı ve çocuklarına ait mezarlar vardır.

Arapzâde Câmii : Hatip Mahallesindedir. Karamanoğlu Alâeddin Halil Bey 1374′de Karamanoğulları döneminde yaptırmıştır.

Çelebi Mescidi : Gazi Dükkan Mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Karamanoğulları tarihinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Minare ahşaptır.

Dikbasan Câmii : Şahruh Mahallesinde 1493′de yapılmıştır. Üç kapısı vardır. Minberi ahşaptır. Birçok defa tamir görmüştür.

Ulu Câmii : Kazımkarabekir ilçesindedir. On dördüncü asırda yapılmıştır. Anadolu Türk çini sanatının 15. asra kadar olan en güzel örneklerini toplamıştır.

İlisra Ulu Câmii : Kazımkarabekir ilçesinde bağlı. Ahşap olarak yapılan cami 1533′de tamir edilmiştir.

Ulu Câmii : Ermenek ilçesinde Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından 1302′de yaptırılmıştır.

Sipas Câmii : Ermenek ilçesi Çınarlısu Mahallesindedir.

Mimar Emir Rüstem Paşa Câmii : Ermenek ilçesi Meydan Mahallesindedir.

Akça Mescid : 1300′de Hacı Ferruh Bey tarafından yaptırılmıştır.

Hâtuniye Medresesi : 1381′de Sultan Birinci Murâd Hanın kızı ve Karamanoğlu Alâeddin Beyin hanımı Nefise Sultan tarafından yaptırılmıştır.

Emir Müsa Medresesi : On dördüncü asır ortalarında Emir Burhâneddin Müsa Bey tarafından yaptırılmıştır.

İbrâhim Bey İmâreti Medresesi : Karamanoğlu İbrâhim Bey 1432′de yaptırmıştır.

Tol Medresesi : Ermenek ilçesinde Karamanoğlu Emir Müsa Bey tarafından 1339′da yaptırılmıştır.

Karamanoğlu İmâreti ve Türbesi : Ermenek ilçesine bağlı Balkusan köyündedir.

Alâeddin Bey Kümbeti : Karamanoğlu Alâeddin Bey için yaptırılmıştır.

Bıçakçı Köprüsü : Karaman – Ermenek yolunda Göksü Çayı üzerindedir.

Ala Köprü : Ermenek ilçesinde Karamanoğulları döneminde yaptırılmıştır.

MAĞARALAR

İncesu Mağarası

karaman incesu mağarası

Karaman Merkez İlçeye bağlı Taşkale Kasabasının sınırları içerisinde kent merkezinin 9 km güneyinde, İncesu Deresi'nin doğu yamaçlarında yer alır. Uzunluğu 1.356 metredir. İçerisinde sarkıt, dikit ve travarten havuzları bulunur. Bir doğa harikasıdır.

İncesu Mağarasının yurdumuzdaki "mağara turizm envanterine" girmesiyle artan önemi, mağara turizmine açılmasıyla daha iyi anlaşılacaktır. Mağaranın diğer bir özelliğinin astım ve kalp yetersizliği gibi hastalıklara iyi geldiği yolundadır. Karaman'a 60 km. uzaklıktadır. MTA Genel Müdürlüğü tarafından fizibilitesi yapılan mağaranın aydınlatma ve yol projesi yaptırılmış olup, önümüzdeki yıllarda sağlık turizmine hizmet sunar hale getirilecektir.


karaman meraspolis mağarası

Meraspolis (Meraspulla) Mağarası

Ermenek ilçemizde bulunan mağaranın iki giriş kapısı vardır. Ermenek kalesinin altındadır. Mağaranın uzunluğu 196 metredir. Mağarada bulunan yeraltı nehri şehrin ve civar kasabaların içme suyunu karşılamaktadır. Ayrıca uzun süre Ermenek'in ve bağlı köylerin elektrik ihtiyacını karşılamış olan hidroelektrik santralini çalıştıran su da mağaradan çıkmıştır. Dünyanın üç büyük mağarasından biri olduğu yabancı uzmanlarca tespit edilmiştir.


YAYLALAR

İldeki yaylalar, genellikle ilkbaharda köylülerin hayvanlarını otlatmak amacıyla kullanılır. Suyu, temiz havası, yeşilliği, hayvanları otlatmaya elverişli olması ve Akdeniz'e bir geçiş bölgesi olması nedeniyle günübirlik olarak yerli ve yabancı turistlerin özellikle Ermenek bölgesindeki yaylaları trekking ve yeme içme ve doğal suyu ile etkin yöreler olduklarından piknik amacı ile de tercih edilmektedir.

Bugün sizlere Mümine Hatun'un ile dönem büyükleri ve Hz. Mevlana'nın ağabeyinin de bulunduğu Mader-i-Mevlana ( Ak Tekke ) camisini tanıtacağım. Camii M.S. 1370 yılında Karamanoğlu Alaaddin Bey'in emri ile yaptırılmıştır. Karaman'ın kent merkezine ve en işlek caddesi üzerine bulunan camii yemyeşil bahçesi, ulu ağaçları, gülleri ve her zaman açık kapısı ile pozitif enerji dolu bir mekan. Geniş bir avlusu var ve bu avluda güzel bir çay bahçesi bulunmakta. Ayrıca avluda yine dini kitaplar ve hediyelik eşya satan küçük birkaç dükkan bulunuyor. Bu arada anlatmadan geçemeyeceğim ki dükkanların sahibi 40-45 yaşlarında bir rehber, üniversite mezunu ve Karaman ili ve çevresinin tarihi ve eserleri ile ilgili çok derin bilgiye sahip ve usta bir yol gösterici. Caminin elbette en önemli özelliği Mevlana'nın annesi Mümine Hatun un kabrinin olması. Mümine Hatun Harzem Türklerinden ve Belh de dünyaya gelmiştir. Belh emiri Sultan Rukneddin'in kızıdır. Eşi Bahaeddin Veled, oğlu Mevlana ve aile fertleri ile birlikte göç ederek Anadolu'ya gelmiş 3 yıl Erzincan'da kalmış ve sonrasında Karaman'a gelerek yerleşmiştir. Ailesi ile birlikte Karaman'a gelen Mevlana burada evlenmiş ve 7 sene kalmıştır. Mümine Hatun Karaman'da yaşamış ve 1224 yılında vefat etmiştir. Adına inşa edilen Mader-i-Mevlana Camii kesme taştan yapılıdır. 1494 ve 2004 de restorasyon geçiren camiinin giriş kapısındaki mermer kemer üstünde mevlevi sikkesi işlidir. Cami bahçesi içinde çeşitli mezarlar vardır. Cami her zaman açık ve gezilebiliyor. Kocaman bahçesinde ulu çınarlar altında demli çaylar, mis gibi kahveler içiliyor. Çay bahçesi arka planında göreceğiniz mavi tabelalarda ise Türkçe'mizin temizlenmesi için hangi kelimelerin yerine hangi öztürkçe kelimeleri kullanmalıyız ile ilgili listeler var.
 

       

 
 

Kaynak:https://gezelimgorelimns.blogspot.com.tr/2012/11/hz-mevlanann-annesi-mumine-hatunun.html