18 Çankırı Tarihi Ve Turistik Yerleri

 
Çankırı Tarihi Ve Doğal Güzellikleri
 

ÇANKIRI KALESİ


Kentin kuzeyinde ve kente hâkim 900 m. rakımlı tepe üzerinde 100 m. X 200 m. lik bir düzlükte kurulmuştur. Kalenin yapım tarihi konusunda kesin bilgi yoktur. Hititler döneminde yapıldığı tahmin olunmakla birlikte, İlk ve Ortaçağ akropolisi üzerinde yer almaktadır. Doğu tarafta bulunan ve Bey kapısı olarak adlandırılan, Geç Ortaçağ dönemine ait devşirme moloz taş, tuğla ve harçtan yapılmış iki parça yüksek sur parçası günümüze kadar gelebilmiştir. Park düzenlemesi sırasında çıkan iki sütun başlığı Karatekin Türbesi’nin yanına bırakılmıştır. Kalede Roma dönemine ait kaya mezarı 5 x 5 m. boyutunda kaya tüneli ve sarnıç bulunmaktadır. Geç Roma-Erken Bizans dönemlerine ait seramik parçaları ele geçirilmiştir. Türk-İslam çağına ait Karatekin türbesi buradadır. Geçmişte Emeviler, Danişmentliler, Bizanslılar ve Haçlılar tarafından kuşatılan, Osmanlı döneminde yerleşimin var olduğu kale 1847 yılında meydana gelen kolera salgını nedeniyle terk edilmiştir. Kalede; 1919’da bir cami ve depremden hasar görmüş eğik minaresinin varlığı bilinmektedir. Piknik alanı olarak kullanılan kale aynı zamanda 150 m. yüksekten panoramik Çankırı manzarası seyretme olanağını sunmaktadır.  

ÇANKIRI MÜZESİ



Anıt alanında 100. Yıl Kültür merkezi binasının içinde yer alan müzede (İÖ. 8-7) milyon yıl önceye ait omurgalı fosilleri, Paleolitik ve Neolitik dönemlerden başlayarak yakın zamanlara ait arkeolojik, etnoğrafik eserler sergilenmektedir. Eski Tunç, Hitit, Frig, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserler yanında İslam, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait eserlerde müzede yer almaktadır. Müzede İÖ. 3000-2000 yıllarını kapsayan  Eski Tunç Çağına ait küp mezarlar, pişmiş toprak kaplar, süs eşyaları, figürinler, bronz güneş kursu, silahlar ve Hitit, Frig, Roma, Bizans dönemlerine ait pişmiş toprak kaplar, çeşitli boncuklar, süs eşyaları, bronzdan yapılmış silahlar, tıp âletleri, iğneler, ağırşaklar, kandiller, parfüm şişeleri, çeşitli heykel parçaları, değişik dönemlere ait sikkeler sergilenmektedir.  Çankırı müzesinde bulunan değişik objeler, Taşa sarılmış yılan motifi, Güneş kursu Kolye.Küpler, sütun başları. Sergilenen cam eserler Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine aittir. Kalıba üfleme, serbest üfleme ve kalıba döküm teknikleri ile üretilmiştir. Bunlar arasında kâseler, bardaklar, sürahiler, şişeler, parfüm şişeleri, karıştırma çubukları, bilezikler, yüzükler, boncuklar yer alır. Binanın koridorunda ve dışında tretuvarda Hellenistik, Roma, Bizans ve İslami dönemlere ait alınlık kitabeleri, aslan protomları, Dor, İon, Korint üslubunda yapılmış sütun başları, kaideler, steller, mil taşları, vaftiz teknesi, büyük depo küpleri görülebilir. Çankırı ve çevresine ait elde edilen çeşitli dokumalar, el işlemeleri,hat sanat örnekleri, baskı kalıpları, kıyafetler, silahlar, süs eşyaları ve günlük gereksinimde kullanılan çok sayıda etnoğrafik eşya ve Kurtuluş Savaşı’nda İnebolu-Çankırı- Ankara arasında cephane taşımış bir kağnıda müzedeki müstesna yeriri almıştır.  

TAŞ MESCİT

 

(Cemaleddin Ferruh Darülhadisi) Çankırı’da Selçuklu Dönemi’nden kalma en önemli yapıdır İki ayrı yapıdan oluşan eserin şifahane kısmı, Anadolu Selçuklu Hükümdarı Keyhüsrevoğlu I Alaadin Keykubat zamanında Çankırı Atabeyi Cemaleddin Ferruh tarafından Miladi 1235 yılında yaptırılmıştır Şifahaneye 1242 yılında bir de darulhadis kısmı ilave edilmiştir

Yapının plastik sanatlar bakımından önemi ise, üzerinde yer alan iki adet figürlü parçadan meydana gelmektedir Bunlardan biri sürekli yayınlara konu olmuş ve üzerinde durulmuştur 100×25 cm ebatlarındaki bu kabartmanın özelliği, gövdeleri birbirine dolanan iki ejder (yılan) motifidir Ejderlerin başları birbirine karşılıklı gelecek şekilde biçimlendirilmiştir Günümüzde “Tıp Sembolü” olarak kullanılan kabartmanın orjinali kaybolmuş olup aslına uygun olarak yaptırılan yenisi yerine konulmuştur

Halk arasında su içen yılan olarak da isimlendirilen ikinci parça diğerinin aksine alçak kabartma şeklinde olmayıp başlı başına bir heykel görünümündedir  Darulhadis’te kullanılan gözenekli taştan yapılmış olan parça kupa şeklinde olup gövdesine bir yılan sarılmakta ve üst kısmında uzantı yaparak sonuçlanmaktadır Bu motif ise günümüzde “Eczacılık Sembolü” olarak kullanılmakta ve halen Çankırı Müzesi’nde sergilenmektedir

ÇANKIRI BÜYÜK CAMİİ

 

Çankırı Büyük Camii vaya Sultan Süleyman Camii, Mimar Sinan dönemi yapılarından olup, Kanuni Sultan Süleyman'ın emri ile Sadık Kalfatarafından inşa edilmiştir. Sülüs Hat'la yazılı kitabesinde;

"Buyurdu yapmağa isna yılında Bunu Sultan Süleyman tali-ül hayr Münadi görecek hayretle hatmin Didi tarihi ya cami-ul hayr"

dörtlüğü yazılıdır. 1522 yılında başlayan inşaatın 1558 yılında tamamlandığı bilinmekle birlikte neden bu kadar uzun sürdüğü konusunda bilgi bulunmamaktadır.

Merkez İlçe Mimar Sinan Mahallesinde bulunan Cami 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore ettirilmiştir 

ILGAZ MİLLİ PARKI

 

Orta Anadolu’dan Kuzey Anadolu’ya geçiş kuşağında yükselen Ilgaz Dağı yöresinin arazi yapısı genellikle serpantiler, şiştler ve volkanik kayaçlardan meydana gelmiştir. Sahada yer yapısı kadar dağ oluşum hareketleri yönünden de ilgi çekici örnekler bulunmaktadır.Türkiye’nin en uzun ve hareketli kırık hattı olan Kuzey Anadolu Fayı,Ilgaz Dağının güney eteklerinden geçmektedir. Saha değişik karakterlerde vadiler, sırtlar ve doruklardan meydana gelmiştir. Ayrıca üst değerde peyzaj özellikleri sunan jeoformolojik bir yapıya sahiptir.Ilgaz Dağının eteklerinden doruklarına doğru gelişen karaçam, kızılçam, köknar hakim ağaç türlerinden meydana gelen bitki örtüsü, Zengin ormanaltı topluluğu ile desteklenmektedir. Bol ve bütün yıl akışlı akarsuları ile zengin bitki örtüsünün oluşturduğu şartlar karaca, geyik, yaban domuzu, kurt, ayı, tilki gibi, yaban hayatı türlerine uygun yaşama ortamı sağlamaktadır. 
Ayrıca dünyada nadir bulunan bitki çiçek türlerinden (enbitik) sayılı olanlarını görmek mümkün olabilmektedir.Milli parkın diğer önemli bir kaynağı da kış sporları imkanıdır. Ilgaz Dağının bu doğal ve rekreasyon kaynakları milli parkın ana kaynak değerlerini oluşturmaktadır.  
 

TUZ MAĞARASI



Yaklaşık 5000 yıldır yararlanıldığı tahmin edilen Türkiye'nin en büyük kaya tuzu rezervlerinin bulunduğu bir yerdir.Buradaki Kaya Tuzu yataklarının Hititler zamanından beri kullanıldığı tahmin edilmektedir.
Çankırı'nın doğusunda yaklaşık 20 km. mesafede bulunan Tuz Mağarasıkaya tuzu yataklarının işletilmesi maksadıyla açılmış olup bugün nispeten dar girişinin devamında modern karayolu tünellerini andıran birçok galeriden meydana gelmiş büyük bir mağaradır.
Yer yer tuzdan bembeyaz sarkıt ve dikitlerin bulunduğu mağarada işletmeler tarafından kaya tuzu üretimi yapılmaktadır.Üretilen kaya tuzları rafinasyon amacı ile Çankırı'da bulunan rafine tuz fabrikalarına buzlanmayı önleme amacıyla Kara Yollarına
Belediyelere ve yalama taşı olarak bütün Türkiye'ye dağıtılmaktadır. Tuz fabrikalarında işlenen kaya tuzumutfak ve sofralarımızda yer almaktadır.Ayrıca mağaranın gerekli incelemeler yapılabildiği takdirde özellikle astım hastaları için yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Yapılan tahmini hesaplara göre Kaya Tuzu madeni rezervinin 500 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir. Çıkarılan Kaya Tuzunun saflık oranı %85 ile %95 arasında değişmektedir. Tuz mağarasının içinde kilometrelerce uzunluğunda galeriler bulunmaktadır. Günlük üretim kapasitesi 500 ton yıllık üretim kapasitesi 150.000 ton dur.Birden farklı ocaklarda çalışılarak bu kapasite arttırılabilir

CENDERE(SALMAN) HÖYÜK


Ilgaz İlçesi'nin güneydoğusunda, Çankırı-Kastamonu karayolunun kenarında bulunan Cendere Köyü'ndedir. 20-25 m. yüksekliğinde bulunan Höyük'ün tepesi düzdür. Çevresinde bulunan tarım arazilerindeki çalışmalar ve kaçak kazılar sonucunda yüzeye yayılmış pişmiş topraktan mamul parçalardan; Höyükte yoğun olarak Roma ve Bizans dönemi yerleşiminin çok daha eski çağlara uzandığı tahmin edilmektedir.

Bölgedeki anıtsal yapılar, Devrez Çayı'nın güneyinde kayalık, yüksekçe bir tepenin doğuya bakan yamaçlarındadır. Burada çok sayıda insan eliyle oyulmuş mağaralar, kaya mezarları, kaya kilisesi olabileceği tahmin edilen tapınak ve amacı tam olarak bilinmeyen oyuklar bulunmaktadır. Burasının, dini törenlerin yapıldığı ve muhtemelen Höyükle bağlantılı, kutsal kabul edilen alanlardan olduğu tahmin edilmektedir. Kaya tapınakları, ulaşım yollarının geçtiği sarp ve dar geçitlere, kervanların, talancı eşkıyadan korunması amacıyla ibadet ve dua etmek için yapılmıştır.
 

KIRKPINAR YAYLASI


Ilgaz İlçesi sınırları içerisinde yeralan yayla 1650 m. rakıma sahiptir. Çevre köylere ait 32 adet yayla evi bulunan Kırkpınar Yaylasında 150x350 m. ebatlarında bir de gölet yer almaktadır. Çevresi sarıçam, karaçam, köknar ağaçlarıyla ve çayırlarla çevrili olan yayla, kolay ulaşımı, nefis manzarası, temiz havası, göleti ve bol su kaynaklarıyla günübirlik ziyaretçilerin dışında atlı ve yaya yürüyüş, manzara seyri, kamping, karavan, fotografçılık, dağ yürüyüşü gibi turizm türlerine son derece elverişlidir. Yaylaya, Ilgaz-Kastamonu karayolunun 10. Km. batıya ayrılan 10. Km. stabilize bir yolla ulaşılmaktadır. Yayla Ilgaz'a 20, Çankırı'ya 70 Km. mesafededir. 

SAKAELİ KÖYÜ KAYA MEZARLARI


Genel olarak Roma ve Bizans dönemlerine ait olduğu tahmin edilen bu mezarlar, Çankırı'ya 69 Km. mesafedeki Orta İlçesi'nin 8 Km. kuzeydoğusunda yeralan Sakaeli Köyü'ndedir. Köyün sırtını dayandığı tepenin güneyde dik inen yamaçları ile Devrez Çayı arasında kalan dar bir şeritte, güneybatı-kuzeydoğu istikametinde sıralanan yapı grupları yer almaktadır. Çakıl taşlı tortul kayaç özelliği taşıyan tepenin yere yakın oyukları, önü kapatılmak suretiyle köy halkı tarafından değişik maksatlarla kullanılmaktadır. Çeşitli yükseklik ve boyutlardaki oyuklar, tek tek birbirine geçilen, basamakla inilen iki odalı bölmeli, aydınlatma pencereli özellikler göstermektedir. Kare, dikdörtgen, daire planlı, düz, kubbe ve semerdam tavanlıdır. Duvarlara açılmış küçüklü büyüklü nişler, mezar odası ve ikamet amaçlı olarak kullanılmıştır. Bir kısmının girişleri kemerli ve içlerinde ölü sedirleri mevcuttur. 1,5x1,5 m. ile 10x10 m. arasındaki değişken taban ölçüleri 2-3,5 m. arasında değişen tavan yüksekliklerine sahiptirler. Oyuklar arasında 27 basamakla inilen bir sulu in de bulunmaktadır. Devrez Çayı'nın akıntısı istikametinde ve köye 2 Km. mesafedeki Gelin Kayası mevkiinde peri bacası oluşumları ve aralarındaki kaya mezarları, ilgi çekici görünümler meydana getirmektedir. 

 

Hacı Murad-ı Veli Türbesi



XII. yüzyılda Türkistan'dan gelerek Hicaz, Şam. Ve Urfa dolaylarında bulunduktan sonra Tosya ve Çankırı bölgesine yerleşen Aliyyülbüka'nın oğludur. Türbesi Eldivan İlçesine bağlı olan Seydiköyü'nde bulunmaktadır. Türkistan alimlerden ders alarak yetişen Hacı Murad-I Veli, 1187 yılında Seydiköyü'ne yerleşerek çevreden gelenlere ders vermiştir. Çocukları da babaları gibi alim yetişmiş ve halkın eğitimi ile meşkul olmuştur. Köyün üst kısmında bulunan türbe, camii ile beraber aynı yapı içerisinde olup moloz taştan yapılmış ve ahşap çatı ile kapatılmıştır. Yalın bir yapı olan camii ve türbe mimari açıdan önemli bir özellik taşımamakla birlikte Horasan Erenlerinden olan Hacı Murad-I Veli'nin makamı olması sebebiyle çok sayıda ziyaretçi çekmektedir.  
 
***Kaynak:https://cankirihaberleri18.tr.gg/%C7ank%26%23305%3Br%26%23305%3B-Tarihi-Ve-Do%26%23287%3Bal-G.ue.zellikleri.htm