11 Bilecik Tarihi Ve Turistik Yerleri

Bilecik Tarihçesi

 
Bilecik Tarihçesi
 

Bilecik İli Tarihi

Eski bir tarihe sahip olan Bilecik hakkında bilinen en eski tarih M.Ö. 3000’li yıllar. Zira Bilecik Tunç çağına geçişte önemli bir yere sahiptir. Çünkü tunç yapımı için gerekli olan kalay madeninin buradan çıkarıldığı bilinmektedir. Ayrıca Tunç Çağına ait arkeolojik alanlar ve Höyükler de bulunmaktadır. Bu arkeolojik alanlar ve Höyükler şu şekilde;

  • Bilecik Merkezde Yıllık Höyük
  • Bozüyük ilçesi Dodurga kasabasında Çokçapınar Höyük
  • Gavurtepe, Söğüt ilçesinde Oluklu Höyük
  • Zemzemiye Köyü Arkeolojik Buluntu Alanı

Antik Çağlarda Bilecik

Siyasi ve kültürel gelişimi, Anadolu’nun geneliyle paralellik gösteren il, M.Ö.2.binde Hitit, ardından da İ.Ö.1200’de Frig egemenlik bölgeleri içerisinde kalmıştır. Bu süreçte Bilecik, hem maden ticareti dolayısıyla hem de Trakya ve Anadolu arasında bir geçiş noktası olması nedeniyle, hızlı gelişen bir yerleşim merkezi olmuştur. Frigler zamanında bölgeye hayat veren Sakarya ırmağının adıSangarios (ulu ırmak tanrısı) olarak bilinmektedir. Bilecik’in yer aldığı bölgePhrygia Epiktetos, Trakyalı Bithynialılar ülkesi olarak adlandırılmıştır.

seyh-edebali-turbesi-bilecik-merkez

M.Ö. 6. yüzyılda Anadolu’nun neredeyse tamamını istila eden Perslerin egemenliğinde Daskyleion Satraplığı’na bağlı olan bölge, Perslerin ortadan kaldırılmasının ardından kurulan ve merkezi Nicomedia (İzmit) olan Bithynia Krallığı’nın (M.Ö.280/M.Ö.74) sınırları içinde kalır. Bilecik’in bu yüzyıllardaki hayatı bağlı bulunduğu krallık dolayısıyla Bithynia bölgesinin genel tarihi içerisinde gösterilmektedir.

Bithynia Kralı IV. Nikomedes, Roma’nın imkânlarından faydalanmak gayesiyle M.Ö.74 yılında Bithynia’yı Roma İmparatorluğuna bağlamış ve bu bölge Roma’nın Asya Eyaleti olmuştur. Bölgede Domitianus (M.S.81–96), İmparator Traianus (M.S.98–117), İmparator Hadrianus (M.S.117–138) dönemlerinde önemli gelişmeler sağlanmış ve Bilecik sınırları içerisinde bazı yerleşim yerleri kurulmuştur. Bilecik merkezinde, güneydeki Beşiktaş mevkiindeki dorukların boğazı anlamına gelen Agrilion (Akra-ilion) ve Pazaryeri’nde Armenokastron. Medetli ile Üyük Köyü civarında Chogeae, Selçik Köyü ile Osmaneli arasındaMidum (Modrene). Çay Köy ile Himmetoğlu civarında Tottain (Tataovion) veAttavion, Nesimhocalar ile Sarıhocalar köyleri civarında Protunica, Osmaneli ilçe merkezinde Leukai (Lefke), Çay Köy’de Dableis (Dablai),Arıcaklar Köyü yakınındaTataion ve Gölpazarı civarında Emporion (Pazaryeri) antik kentleri kurulmuştur.

Roma İmparatorluğu’nun M.S. 395 yılında ikiye ayrılmasıyla birlikte Bithynia Bölgesi ve Bilecik Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içerisinde kalmış ve Bilecik tekfurluk olmuştur. Bu dönemde de yeni yerleşimlerin kurulduğu ya da eski yerleşimlerin gelişerek yaşamını sürdürdüğü görülür. Belekome, Malagina ve Mesonesos önde gelen ve adlarına sık rastlanan Bizans yerleşimleridir. Abbasi Halifesi Harun Reşid döneminde (797 yılında) Bithynia bölgesinin diğer şehirleri gibi Bilecik ve Söğüt civarı da fethedilerek Abbasi idaresi altına girmiştir. Çevresi kale ile korunan Belekoma kenti, tarih içerisinde Bizanslılar-Emeviler ve Bizanslılar ve Abbasiler arasında bir kaç kez el değiştirmesine karşın bölgede Bizanslı Beyler egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Bilecik, Bizans’ın ileri bir karakolu olarak sık sık Selçuklu akınlarına hedef olmuş ve 11–13. yüzyıllar arasında Bizans-Selçuklu mücadelesine sahne olmuştur.

Osmanlı Devleti Döneminde Bilecik

1071 Malazgirt Savaşından sonra Anadolu fatihi ve Anadolu Türk devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah’ın ordularınca Bilecik fethedilmiş; Birinci Haçlı Seferinde ise Bilecik yeniden Bizans tarafından alınmıştır. Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü (400 çadırlık bir oba) Ertuğrul Gazi yönetiminde batıya doğru yer değiştirerek Söğüt ilçesi ve çevresine gelmişlerdir.

Osmanlı vaka-i namelerinde Kayıların Söğüt ve çevresine yerleşme tarihi olarak 1230’lu yıllar gösterilmektedir. 1231 yılında İznik İmparatoru, Selçuklu sınırına tecavüz edince Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubat Bizanslılara karşı bir sefer düzenlemiş, Ertuğrul Bey de bu sefere bir akıncı olarak katılmıştır. Selçuklu ve Bizans orduları arasında Sultanönü mevkiinde meydana gelen savaşın sonucunda Bizans ordusu yenilmiş, Karacadağ ve Söğüt dolayları Büyük Selçuklu Devleti’nin eline geçmiştir. I. Aleaddin Keykubat Belekoma (Bilecik) Tekfurunu vergiye bağlamış; savaşta büyük yararlıklar gösteren Ertuğrul Bey’e Söğüt’ü mülk, Domaniç’i de yaylak olarak vermiştir. Ertuğrul Gazi’nin 1281 yılında vefat etmesi ile oğlu Osman Bey’in yönetiminde Söğüt uç beyliğinin kurulması (1284) hem bölge hem de dünya tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur.

Babasının yerine geçen Osman Bey 1286 yılında İnegöl yakınındaki Hisarcık kalesini Bizanslılardan alır; 1287 yılında da İnegöl Tekfuru’nu Domaniç yakınlarındaki İkizce’de (Erice) yenilgiye uğratır. Osman Bey ve silah arkadaşlarının Bizans Tekfurları ile olan savaşlarını izleyen Selçuklu Sultanı III. Alâeddin Keykubat büyük bir ordu ile Karacahisar önlerine gelmiş, Osman Bey’in kuvvetleriyle birleşerek Bizans’ın elindeki bu kaleyi kuşatmıştır. Kuşatma sürerken Selçuklu Sultanı geri döner. Osman Bey’e bir sancak, tuğ, âlem ve gümüş takımlı bir at göndererek Söğüt ve Eskişehir’i de içine alan bu sancağı Osman Bey’e verir. Karacahisar’daki Rum kilisesini camiye çeviren Osman Bey ilk kez kendi adına hutbe okutmuştur ki (1289) bu olaylar Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun ilk işaretleri olarak nitelendirilmektedir.

dursun-fakih-turbesi-kure-sogut-bilecik

O tarihlerde henüz Türklerin elinde olmayan ve bir Bizans kenti olan Bilecik’in Osman Bey tarafından fethi ise 1299 yılında Belekoma kalesinin ve Yarhisar’ın fethedilmesiyle olmuştur.

Bilecik, Yıldırım Bayezid dönemine kadar Osmanlı yönetiminde kalmış ancak 1402 yılında Ankara meydan savaşında Bayezid’in Timur’a yenilmesi sonucunda 2 ay kadar Timur’un hâkimiyetine geçmiş ve Çelebi Sultan Mehmet tarafından geri alınmıştır. Bu tarihten sonra, Osmanlı yönetimi sırasında Bilecik giderek gelişmiş, ancak, şehrin kurulu bulunduğu alanın iskân için uygun olmaması daha hızlı gelişmesini engellemiştir. Bununla birlikte Bilecik, Bursa ve İznik’ten Eskişehir’e ve Anadolu içlerine giden yol üzerinde önemli bir konaklama ve dinlenme yeri olarak önemini korumuştur. Bilecik Trakya ve Marmara bölgelerini İç, Güney ve Güneydoğu Anadolu bölgeleriyle Ön Asya’ya bağlayan İstanbul-Bağdat demiryolu kenarında kurulmuştur. Roma ve Bizanslılar zamanında kent merkezinin küçük bir yer olduğu sanılmaktadır. Türklerin eline geçtikten sonra önem kazanmıştır. Osman Gazi’nin fethettiği ilk önemli kale olması ve Şeyh Edebalı Türbesi’nin burada bulunması, şehre olan ilgiyi artırmıştır.

Kurtuluş Savaşı Döneminde Bilecik

Ana hatları 24 Nisan 1920’de San Remo Konferansı’nda kararlaştırılan Sevr Antlaşması, 11 Mayıs 1920’de incelenmek üzere Osmanlı Hükümeti’ne verilmişti. Antlaşmanın kabulünü kolaylaştırmak ve Sevr hükümlerini uygulamak üzere, İtilaf Devletleri’nin teşvik ve desteği ile Yunan ordusu 23 Haziran 1920’de Anadolu’da ve Trakya’da saldırıya geçti. Bursa’nın, Balıkesir’in, Uşak’ın ve Nazilli’nin ardı ardına işgali ile Sevr’in uygulanmasını sağlamak ve antlaşma maddelerinde herhangi bir değişikliğe meydan vermemek bu saldırıda esas amaç olmuştu.

Sultan Vahidettin’in başkanlığında toplanan Şüra-yı Saltanat 22 Temmuz 1920’de “zayıf bir mevcudiyeti, mahva tercih edilmeğe değer” görerek antlaşmanın onanmasına karar vermişti. Tevfik Paşa’nın, Türk topraklarını parçalayan, milli şeref ve haysiyetle bağdaşmayan bu antlaşmayı imzalamaması üzerine Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat Halis Bey, Hadi Paşa ve Rıza Tevfik (Bölükbaşı) Bey Sevr Antlaşması’nı 10 Ağustos 1920’de imzaladılar. Sevr Anlaşmasını ulu önder Atatürk ve yüce Türk Milleti hiçbir zaman kabul etmemişti.

Nitekim Atatürk, idealist arkadaşlarının kılavuzluğunda Ankara’da çağdaş bir parlamento kurarak padişahı devre dışı bırakmış, özgürlük ve bağımsızlığa doğru bilinçle ilerlemekteydi. Karar kesindi; düşmana karşı bir ölüm kalım mücadelesi başlatılacak, düşman ülkeden atılacak ve peşinden modern bir Türk Devleti kurulacaktı.

Anadolu’daki bu kararlı hareket, İstanbul’da padişah yönetiminde büyük bir panik yaratmıştı. Bab-ı Ali hükümeti Kuva-i Milliye hareketlerini bastırmaya çalışmış fakat bunda başarılı olamamıştı. Nitekim damat Ferit Paşa kabinesi bu yüzden istifa etmek zorunda kaldı. Yeni hükümeti Tevfik Paşa kurmuştu.

Cumhuriyet Döneminde Bilecik

Kurtuluş Savaşından çok büyük yaralar alarak çıkmış olan Bilecik, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine çok güçsüz başlamıştır.

Bilecik halkı Kurtuluş Savaşına tüm varlığı ile katılmış, gerek milis kuvvetleri ve gerekse düzenli ordularımıza on binlerce evladını vermiştir. Bilecik, Kurtuluş savaşından yanmış, yıkılmış; tam bir enkaz halinde çıkmıştır. 1920’lerde 12.000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu, savaştan sonra 4.000’e kadar inmiştir.

Savaştan önce Bilecik, bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkezi olup; şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrika bulunmaktaydı. Ancak, Yunanlıların çıkardığı intikam yangınlarında bu fabrika ve tesislerin tümü yanmıştır. Bu arada diğer fabrika ve işyerlerinin de yanmış olması il ekonomisini çökertmiştir. Cumhuriyet döneminde sosyal ve ekonomik yaralarını sarmaya çalışan Bilecik’in ilk gelişmesi tarım faaliyetlerde olmakla beraber bunu 1970 yıllarından başlayarak endüstriyel gelişme izlemiştir.

Bilecik İlinin Adı Nereden Gelmiştir?

İlin bilinen eski isimleri arasında Agrilion ve Belekome’yi görmekteyiz. Prof. Dr. Bilge UMAR “Bithynia” adlı kitabında Agrileion / Belo Kome / Bilecik adı hakkında şu açıklamayı yapmaktadır: “Agrilion/Agrileion adının öz biçiminin Akr(a)-ilion olduğunu kesin güvenle görebiliyoruz. Bu, ‘dorukların boğaz yeri’ anlamını belirtir. Bilecik kentinin atası olan yerleşimin son Bizans çağındaki adının Belo Kome olduğunu bilmekteyiz. Yani o kome (köyün) lokalizasyonu konusunda bir duraksama yoktur; köy, tarihçi Pakhymeres’in yapıtında anılmaktadır. Fakat Belo adının o dilde bir anlamı yoktur. Ramsay’e göre (s.227 No.17) Belo Kome adı, Türkçe Bilecik adının Rum ağzına uydurulmuş biçimidir. Oysa Bilecik sözcüğünün sondaki –cik takısı dışında Türkçeyle bir ilgisi yoktur. Türkçede anlamı yoktur. Bele Kome adı (Vilo Komi okunur), bazı bilgi kaynaklarımızda, örneğin (Devlet yayını) Türk Ansiklopedisi’nin Bilecik maddesinde, Bele Kome diye aktarılıyor. Bele (Vile) adının Türk ağzından önce Vile-cik, sonra Bilecik olması doğaldır. Bu ad, Thrak kökenli Bithyn dilinden ya da (yine Thrak kökenli) Phyrg dilinden gelmiş olmalıdır. Gerçekten, Bizans İmparatorluğu’nun Thrake (Trakya) ilinde, Iustinianus döneminde (527–565) kurulan bir kale, Beledina adını taşıyordu.”

Aynı şekilde Anadolu’yu gezen A. Körte, şehrin 2,5 km. güney-batısına düşen Selöz yolu üstündeki Beşiktaş tepede kurulu Agrilium isimli bir kentten söz etmektedir. Yine yöreyi gezen Goltz da Beşiktaş tepedeki nekropol (mezarlık) ve yolun solundaki antik kentten söz ediyor. Beşiktaş tepede bulunan birkaç arkeolojik kalıntı (anıt mezar, tümülüs, aquadükt, su kanalı), özellikle bir lahit (Koç Müzesi’nde bulunan Beşiktaş Lahdi) ile Gülümbe Agrilium kentini kanıtlar niteliktedir. Daha sonraki dönemlerde Bilecik’i bir Bizans kenti olarak görüyoruz. Doğu Roma (Bizans) döneminde Belekoma ismiyle bilinen kent, şimdiki Bilecik’in doğusunda, Hamsu ve Tabakhane dereleri arasındaki bir kaya çıkıntısı üzerinde inşa edilen kale çevresinde kurulmuştur.

ertugrulgazi-turbesi-sogut

Bilecik adının nereden geldiğiyle ilgili halk arasında da söylene gelen farklı hikâyeler vardır. Şöyle ki; Anadolu’ya doğudan gelen bir topluluk Bilecik yöresinde kendilerine bir yerleşim yeri arar. Kentin kurulacağı yeri belirleyip temellerini kazarken ilginç bir olayla karşılaşırlar; kullandıkları araçların bıraktıkları yerden başka bir yere taşınmış olduğunu görürler. Aynı olay birkaç kez tekrarlanınca topluluğun yaşlı üyelerinden biri araçların bulunduğu yeri göstererek “bileydik” kentin temellerini buraya atardık” der. Söylentiye göre bu ‘Bileydik’ sözcüğü zamanla değişerek Bilecik olmuştur. Yöredeki yaşlıların anlattığı ikinci bir söylentiye göre de; Osman Bey, çevredeki kasabaların fethine çıkmadan önce yiğitlerine ‘kılıçlarını iyi bileylemelerini’ söylermiş. Böylece Osman Gazi’nin ‘bileyleme’ sözü zamanla değişmiş ve Bilecik olmuştur.

Bilecik İlinin Coğrafyası, Yüzölçümü, Nüfusu ve İklimi

 
 
Bilecik İlinin Coğrafyası, Yüzölçümü, Nüfusu ve İklimi
 

Bilecik Coğrafi Konumu

Türkiye’nin Marmara Bölgesinin güneydoğusunda yer alan Bilecik ili en büyük özeliği Marmara Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi, Karadeniz Bölgesi ve Ege Bölgesine yani tam 4 bölgede toprakları olan tek şehirdir.Gelin Bilecik iline coğrafyası, iklimi, yüzölçümü ve nüfusu bakımında kısaca göz atalım.

Bilecik, Marmara Bölgesi’nin güneydoğusunda, Marmara, Karadeniz, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinin kesim noktaları üzerindedir. 39° ve 40° 31’ kuzey enlemleri ile 29° 43’ ve 30° 41’ doğu boylamları arasında bulunmaktadır. Doğudan Bolu ve Eskişehir, güneyden Kütahya, batıdan Bursa, kuzeyden Sakarya illeri ile çevrilidir.

Harmankaya Kanyonu Yenipazar

Bilecik Yüzölçümü

Yüzölçümü 4.307 kilometre karedir. Bilecik 4302 km²’lik alanı ile Türkiye’nin küçük illerinden biridir. Alan sıralaması bakımından 65. sırada yer almaktadır.

Kömürsu Yaylası Bozüyük

Bilecik Nüfus

2012 yılında yapılan nüfus sayımına göre Bilecik ilinin nüfusu 204.116’dır. Bu nüfusun %76’sı il ve ilçe merkezlerinde, %24’ü kırsal alanlarda yaşamaktadır.

Pelitözü Göleti Merkez

Bilecik İli Nüfus Bilgileri
Yıl Toplam   Sıra   Kır – Şehir Erkek – Kadın
 
1965 139.041   66   102.685    36.356 68.900     70.141
 
1970 138.856   66   95.255    43.601 69.240     69.616
 
1975 137.120   71   89.901    47.219 68.686     68.434
 
1980 147.001   72   90.020    56.981 74.592     72.409
 
1985 160.909   71   89.388    71.521 83.868     77.041
 
1990 175.526   69   85.153    90.373 90.978     84.548
 
2000 194.326   72   69.946    124.380 101.919     92.407
 
2007 203.777   70   58.651    145.126 108.299     95.478
 
2008 193.169   72   55.492    137.677 97.631     95.538
 
2009 202.061   71   53.731    148.330 105.929     96.132
 
2010 225.381   68   51.992    173.389 128.562     96.819
 
2011 203.849   71   50.832    153.017 106.691     97.158
 
2012 204.116   71   49.164    154.952 105.389      

Suuçtu Şelalesi İnhisar

Bilecik İklimi

Bilecik ilinin geçit bölgesinde bulunması, su kaynakları ve farklılık gösteren topografyasına paralel olarak 3 farklı iklim tipi görülür. Genel olarak Merkez, Gölpazarı, Osmaneli ve Söğüt İlçelerinde Marmara Bölgesi; Bozüyük, Pazaryeri ve Yenipazar ilçelerinde ise İç Anadolu Bölgesi iklimleri geçerlidir.

Sakarya Nehri

Ayrıca Gölpazarı, Osmaneli ve Söğüt ilçelerinin Sakarya Irmağı kıyı şeridinde mikro-klima iklim bölgeleri görülmektedir. Bilecik İlinde yıllık yağış toplamı 450 kg/m² dolayındadır. Yağış en çok ocak ve mayıs aylarında düşmektedir. Bulutluluk durumu açısından 92 gün açık, 96 gün kapalı ve 177 gün bulutlu geçmektedir.

***Kaynak;https://www.sehirrehberin.com/bilecik/bilecik-ilinin-cografyasi-yuzolcumu-nufusu-ve-iklimi-2815.html